Lokman Hekimin oğluna tavsiyeleri

Lokman Hekimin oğluna tavsiyeleri

Lokman Hekimin Oğluna Tavsiyeleri (1)

وَإِذۡ قَالَ لُقۡمَٰنُ لِٱبۡنِهِۦ وَهُوَ يَعِظُهُۥ يَٰبُنَيَّ لَا تُشۡرِكۡ بِٱللَّهِۖ إِنَّ ٱلشِّرۡكَ لَظُلۡمٌ عَظِيمٞ

Bir zamanlar Lokman, oğluna öğüt vererek demişti:
"Yavrucuğum! Allah’a şirk koşma. Çünkü gerçekten şirk, çok büyük bir zulümdür!" (Lokman, 13)

Şeyh Rabî el-Medhalî:

Bu muazzam ayetleri incelemeyi çok arzuladım. Çünkü bu yüce ayetler; akide (inanç), ibadet, ahlak, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak gibi meseleleri kapsamaktadır. Bu ayetler, Kur’an’daki en büyük ayetlerdendir ve üzerinde düşünmek, ders almak gerekir. Bu ayetlerden hem inanç hem ibadet hem de ahlaki bakımdan faydalanmalıyız. Çünkü biz ilmi, onunla amel etmek ve Allah’ın Kitabı ile Resulünün (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti ve hayatından öğrendiklerimizle ahlaklanmak için öğreniyoruz.

Allah Teâlâ, Lokman’a verdiği nimeti hatırlatıyor – Lokman hikmet sahibiydi. Bu vasıfla tanınır, adı geçtiğinde şöyle denir: *Lokman el-Hakîm* (hikmet sahibi Lokman). Bu da Allah’ın onun hikmet sahibi olduğuna şahitlik etmesidir. Çünkü Allah, hikmeti yalnızca kendisine şükreden kimselere verir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا لُقۡمَٰنَ ٱلۡحِكۡمَةَ أَنِ ٱشۡكُرۡ لِلَّهِۚ وَمَن يَشۡكُرۡ فَإِنَّمَا يَشۡكُرُ لِنَفۡسِهِۦۖ

"Biz Lokman’a hikmet verdik: 'Allah’a şükret!' Kim şükrederse, yalnızca kendi lehine şükretmiş olur." (Lokman, 12)

Çünkü fayda yalnız o kimseye döner. Allah hiçbir şeye muhtaç değildir. İnsanlar şükretse bile bu Allah’a bir fayda sağlamaz; nankörlük etseler de bu Allah’a bir zarar vermez. Bunu defalarca dile getirdik. Bu hakikat Ebu Zerr’in (radıyallahu anh) hadisinde de geçmektedir:

"Ey kullarım! Siz ne bana zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirsiniz." (Müslim, 2577)

Bu, Kur’an ve Sünnette yer alan genel bir kaidedir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

مَّنۡ عَمِلَ صَٰلِحٗا فَلِنَفۡسِهِۦۖ وَمَنۡ أَسَآءَ فَعَلَيۡهَاۗ وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ

"Kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehinedir. Kim de kötülük ederse, kendi aleyhinedir. Rabbin kullara asla zulmetmez." (Fussilet, 46)

Allah, Lokman’ın hikmet sahibi olduğunu beyan etti. Sonra bu büyük kaideyi hatırlattı ve Lokman’a verdiği hikmetin bir kısmını şöyle açıkladı:

وَإِذۡ قَالَ لُقۡمَٰنُ لِٱبۡنِهِۦ وَهُوَ يَعِظُهُۥ يَٰبُنَيَّ لَا تُشۡرِكۡ بِٱللَّهِۖ إِنَّ ٱلشِّرۡكَ لَظُلۡمٌ عَظِيمٞ

"Lokman oğluna öğüt verirken dedi:
'Yavrucuğum! Allah’a şirk koşma. Şirk gerçekten büyük bir zulümdür!'"

Hikmet, bir şeyi yerine göre koymaktır. Bu, Lokman’ın ve tüm hikmetli davetçilerin özelliğidir. Peygamberlerin tamamı hikmet sahibiydiler. Âlimler de hikmet sahibidirler – işleri yerine göre yaparlar. Davetlerini bu hikmet üzerine bina ederler ve insanları bu esasla terbiye ederler.

En önemli meseleden başlamak da hikmetin gereğidir. Muaz ibn Cebel’in hadisinde olduğu gibi. Bu hadis, Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah’a davet metodunu beyan etmektedir:

"Sen ehli kitaptan bir topluma gidiyorsun. Onları ilk olarak, Allah’tan başka hak ilah olmadığına şehadet etmeye davet et. Bunu kabul ederlerse, onlara namazı ve zekâtı emret…"

(Buhari ve Müslim)

Lokman da oğluna tevhidden başlamış, onu şirke karşı uyarmıştır. Sonra namazı, iyiliği emretmeyi ve kötülükten sakındırmayı tavsiye etmiştir. Bu da onun hikmet sahibi olduğuna delildir.

Hikmetli davranış, peygamberlerin yoluna uygun hareket etmektir. İnsanları Allah’ın dinine davet etmek ve onları bu dine uygun terbiye etmek için işe en önemli konudan başlamak gerekir.

Hiçbir şüphe yoktur ki, tevhid (Allah’ın birliğine iman), iman, akide ve zihnin şirkten temizlenmesi her toplumun temelidir. Bu, değişmeyen bir başlangıçtır. Bunun önüne başka bir şey geçemez. Bu yolun dışına çıkanlar ve başka yollar arayanlar, aslında doğru yolu terk etmiş sayılırlar.

Allah Teâlâ buyurur:

يَٰبُنَيَّ لَا تُشۡرِكۡ بِٱللَّهِۖ إِنَّ ٱلشِّرۡكَ لَظُلۡمٌ عَظِيمٞ

"Yavrucuğum! Allah’a şirk koşma. Şirk, gerçekten büyük bir zulümdür!"

Şirkten daha büyük bir günah yoktur.
Çünkü şirk, Allah’ın bağışlamayacağı bir günahtır.

Allah Teâlâ buyurur:

إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَغۡفِرُ أَن يُشۡرَكَ بِهِۦ وَيَغۡفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَن يَشَآءُۚ

"Şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan aşağı olanı ise dilediğine bağışlar." (Nisâ, 48)

Ve Allah Teâlâ buyurur:

إِنَّهُۥ مَن يُشۡرِكۡ بِٱللَّهِ فَقَدۡ حَرَّمَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِ ٱلۡجَنَّةَ وَمَأۡوَىٰهُ ٱلنَّارُۖ

"Kim Allah’a şirk koşarsa, Allah ona cenneti haram kılmıştır. Onun varacağı yer ise cehennemdir." (Mâide, 72)

Lokman oğluna öğüt verirken dedi:

يَٰبُنَيَّ لَا تُشۡرِكۡ بِٱللَّهِۖ إِنَّ ٱلشِّرۡكَ لَظُلۡمٌ عَظِيمٞ

"Yavrucuğum! Allah’a şirk koşma. Çünkü şirk büyük bir zulümdür!" (Lokman, 13)

Bu ayetle ilgili olarak Peygamberimizdən (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle rivayet edilmiştir:

Sahabeler dediler:

"Ey Allah’ın Resulü! Hangimiz kendine zulmetmemiştir ki?"

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Hayır, sizin düşündüğünüz gibi değil. Zulüm, Lokman’ın oğluna dediği gibidir:

'Şüphesiz şirk büyük bir zulümdür.'"

Böylece sahabeler anladılar ki bu ayette geçen "zulüm"den maksat, şirktir.

Çünkü burada kastedilen şirk, büyük şirktir – insanı İslam’dan çıkaran küfürdür.
Bu büyük küfrün sahibi Allah’ın şiddetli gazabına ve ebedî azabına uğrar.
Böylesi bir günah asla bağışlanmaz.

Bu nedenle Lokman oğluna dedi:

"Şüphesiz şirk büyük bir zulümdür."

DEVAMI VAR İNŞALLAH