Haset

Haset

Rahmân və Rahîm olan Allahın adıyla

Haset, başkasındaki nimetin yok olmasını istemektir. Başkasındaki nimet, hasetçiyi rahatsız eder. Gördüğü nimet onu huzursuz eder ve o nimetin yok olmasını arzu eder. Onun için fark etmez; ister kendisine geçsin, isterse de nereye giderse gitsin, yeter ki o nimeti başkasında görmesin. Hasetçi (kıskanç) Allah’ın düşmanıdır. O, Allah’a itiraz edendir. Ağız diliyle söylemese de, bedeniyle Allah’a adeta şöyle der: “Neden falanca kişiye nimet verdin?!”, “Neden falanca kişiye ihsanda bulundun?!”. Bunu açıkça söylemese de, tavırlarıyla bunu ifade eder. Çünkü başkasında bir nimet gördüğünde rahatsız olur, üzülür.

İnsana düşen görev, kendisindeki bu hastalığı tedavi etmektir. Çünkü bu, son derece tehlikeli bir hastalıktır. Zira bu hastalık, insanın imanına ve Rabbine olan sevgisine zarar verir. Bu durumda olan kişi (bundan Allah’a sığınırız) Allah’a itiraz eden ve O’nu sorgulayan bir kimse olur. Allah’a sanki şöyle der: “Neden böyle yaptın?!”, “Neden falancayı zengin, falancayı fakir kıldın?!”, “Neden falancayı izzetli, falancayı zelil kıldın?!”. Hasetçi, Allah’ın kaza ve kaderine müdahale etmek ister. İşte bu yüzden haset tehlikeli bir hastalıktır.


(Şeyh Muhammed Eman Cami)

Haset hakkında Kur’an’dan

Yüce Allah şöyle buyuruyor:

"Allah’ın bir kısmınıza diğerlerinden daha fazla verdiği, dolayısıyla başkalarında bulunup sizde olmayan şeylere göz dikip imrenmeyin. Erkeklere çalışıp kazandıklarından bir pay olduğu gibi, kadınlara da çalışıp kazandıklarından bir pay vardır. O halde çalışın da, daha hayırlı şeyleri Allah’ın lutfundan isteyin. Şüphe yok ki Allah her şeyi bilir."
(Nisâ, 32)

Büyük müfessir Kurtubi (rahimehullah) bu ayet hakkında şöyle demiştir:


"Haset yerilen bir davranıştır ve haset edenin durumu acınasıdır. Çünkü haset, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi insanın sevaplarını yok eder. Denilmiştir ki, haset hem gökte hem de yeryüzünde Allah’a karşı işlenen ilk günahtır. Göklerde işlenen günah, İblis’in Âdem’e haset etmesidir. Yeryüzünde işlenen günah ise Kâbil’in Hâbil’e haset etmesidir."
(el-Câmiu li-Ahkâmil-Kur’ân, 5/250)

Yüce Allah ﷻ şöyle buyuruyor:

{ قَالَ يَٰبُنَيَّ لَا تَقۡصُصۡ رُءۡيَاكَ عَلَىٰٓ إِخۡوَتِكَ فَيَكِيدُواْ لَكَ كَيۡدًاۖ }

"Yakub dedi: “Oğlum! Rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana tuzak kurarlar.”
(Yusuf, 5)

Şeyhü’l-İslam İbn Teymiyye (rahimehullah) şöyle demiştir:


"Bu ayet gösteriyor ki, birinin haset etmesinden ve tuzağından korkuluyorsa, bu durumda nimeti açıkça göstermeyi terk etmek caizdir. Haset olunan kişi, haset edenin şerrinden korunmak için nimetini gizlemek zorunda kalabilir."


(Fetava, 15/18)

Hadis:

Peygamber ﷺ şöyle buyurmuştur:


"İnsanlar birbirine haset etmedikçe hayır üzere olmaya devam edeceklerdir."


(Silsiletü’s-Sahîha, 3386)

Haset hakkında âlimlerden sözler:

Büyük âlim İbn Teymiyye (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir:


"Şunu iyi düşün:
Kalbi çirkinleştiren kibir ve haset orada oldukça, o kalbe imanın hakikatleri giremez."


(Mecmûu’l-Fetâvâ, 13/242)

Ayrıca şöyle demiştir:
"Haset, nefsin hastalıklarından biridir. Çoğu insanın yakalandığı bir hastalıktır. Çok az insan ondan kurtulabilir. Bu yüzden şöyle denmiştir:
Her insanda haset bulunur. Ancak rezil insan onu açığa çıkarır, şerefli insan ise onu gizler."
(Mecmûu’l-Fetâvâ, 10/124)

Hafız İbn Abdilberr (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir:
"İnsaf kapısını kapatan ve insanı adaletten uzaklaştıran hasetten Allah’a sığınırız."
(et-Teshîl, 1/5)

Büyük âlim İbn Hibbân (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir:
"Haset, rezillerin ahlakındandır. Onu terk etmek ise şerefli insanların işidir. Her ateş bir gün söner, fakat hasedin ateşi sönmez."
(Ravdatü’l-Ukâlâ, 134)

Şeyh Abdullah Buhari (Allah onu korusun) şöyle demektedir:


"Haset öldürücü ve sinir bozucu bir hastalıktır. Seni hayırlı yollarından alıkoyar. Haset, insanı öyle bir hale getirir ki, Zeyd’in, Amr’ın, Bekir’in, falancanın peşine düşersin. 'Neden falancada bu var, bende yok?!', 'Bunda şu var', 'Onda bu var' diyerek insanların arkasından konuşursun ve böylece kendini hayırlı ve faydalı işlerden mahrum edersin.

Ey kardeşim, kalbini temizle."
📼 Kalp hastalıklarının tedavisi

Şeyh Salih Ali Şeyh (Allah onu korusun) şöyle demektedir:


"Senden daha iyi ezber bilen veya senden daha âlim birine ya da insanlara senden daha faydalı birine haset etme. Bilakis, o kişinin Yüce Allah’ın hakkını ve insanların hakkını yerine getirmesine sevin."
(Târîku ilâ’n-Nübûğil-İlmî, s. 115)

Haset, insanı gıybete sürükler.

Büyük âlim İbn Teymiyye (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir:


"Bazı insanlar vardır ki, haset onları gıybete sürükler ve böylece hem gıybet hem de haset gibi iki kötü fiili bir arada işlemiş olurlar."


(Mecmûu’l-Fetâvâ, 28/238)

Kâfire haset etmek caiz midir?

Şeyh İbn Useymin (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir:


"Kâfire bile haset etmek caiz değildir. Çünkü haset, Allah’ın kaza ve kaderine itiraz etmek anlamına gelir."


(Şerhu’l-Buhârî, 1/276)

Son olarak, âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.